Yüzü Olmayan Figürler, Yüzleşmeye Çağırır
Her tuval bir davettir: Kendi bakışınızı, kendi sessizliğinizle buluşturmaya…
Sessiz Figürlerin Dili: Azime İpek’in Resim Anlatısı
Azime İpek’in eserleri, çağdaş figüratif resmin sınırlarında gezinen, içsel bir sessizlikle konuşan anlatılardır. Sanatçının tercih ettiği sırtı dönük ya da yüzü gizlenmiş figürler; yalnızca bir duruş değil, aynı zamanda görünmeyenin temsilidir. Her tablo, kimlik, aidiyet ve belleğe dair derin bir iç sorgulamanın sessiz kaydını tutar.
Kompozisyonlarda boşluk aktif bir alandır; figür, çoğunlukla sade arka planlarla çevrelenmiş ve kendi iç atmosferini oluşturacak şekilde konumlanmıştır. Bu sadelik, hem teknik bir denge hem de izleyiciyle kurulan sessiz bir bağdır. Figürler, teatral değil; içe dönük bir sükûnetin temsilcisidir.
Yağlı boya ve karışık tekniklerle çalışan sanatçı; kırmızı, siyah, bej ve mavi gibi belirgin renkleri zıtlık üzerinden değil, içsel geçişler aracılığıyla bir araya getirir. Fırça darbeleri kontrollüdür; çizgiler ise deformasyonla bilinçli olarak sadeleştirilmiştir. Bu yönüyle Azime İpek’in eserleri, modern bireyin duygu coğrafyasına sessiz ama etkili birer tanıklık sunar.
İzleyici, her eserin önünde bir adım durmaya davetlidir: çünkü bu figürler seni izlemiyor, seni çağırıyor. Resim yüzeyleri, kimliğin parçalanmış aynası gibi izleyeni içine çekerken; Azime İpek’in anlatımı, sözsüz bir farkındalık yaratır. Sessizlikle başlar, sessizlikle kalır — ama etkisi sessizliğin çok ötesindedir.
Sessiz Figürlerin Dili: Azime İpek’in Resim Anlatısı
Azime İpek’in eserleri, çağdaş figüratif resmin sınırlarında gezinen, içsel bir sessizlikle konuşan anlatılardır. Sanatçının tercih ettiği sırtı dönük ya da yüzü gizlenmiş figürler; yalnızca bir duruş değil, aynı zamanda görünmeyenin temsilidir. Her tablo, kimlik, aidiyet ve belleğe dair derin bir iç sorgulamanın sessiz kaydını tutar.
Kompozisyonlarda boşluk aktif bir alandır; figür, çoğunlukla sade arka planlarla çevrelenmiş ve kendi iç atmosferini oluşturacak şekilde konumlanmıştır. Bu sadelik, hem teknik bir denge hem de izleyiciyle kurulan sessiz bir bağdır. Figürler, teatral değil; içe dönük bir sükûnetin temsilcisidir.
Yağlı boya ve karışık tekniklerle çalışan sanatçı; kırmızı, siyah, bej ve mavi gibi belirgin renkleri zıtlık üzerinden değil, içsel geçişler aracılığıyla bir araya getirir. Fırça darbeleri kontrollüdür; çizgiler ise deformasyonla bilinçli olarak sadeleştirilmiştir. Bu yönüyle Azime İpek’in eserleri, modern bireyin duygu coğrafyasına sessiz ama etkili birer tanıklık sunar.
İzleyici, her eserin önünde bir adım durmaya davetlidir: çünkü bu figürler seni izlemiyor, seni çağırıyor. Resim yüzeyleri, kimliğin parçalanmış aynası gibi izleyeni içine çekerken; Azime İpek’in anlatımı, sözsüz bir farkındalık yaratır. Sessizlikle başlar, sessizlikle kalır — ama etkisi sessizliğin çok ötesindedir.















“Görünmeyenin izini sürerken, her fırça darbesi kendi iç sesimi yansıttı.”
— Azime İpek
“Görünmeyenin izini sürerken, her fırça darbesi kendi iç sesimi yansıttı.”